İLİM SAHİBİ

Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hazretlerinin 1 Ocak 1980 Sohbeti


Bunu bir insana vermemesinin sebebi nedir, anlıyor musun? M. Henüz değil. Cenab-ı Hak batılı yıkmak
için o âsâya verdi gizli kuvveti, Musa’ya değil. Demek istiyoruz ki her insana O’nun sevgisinden ve özel
kuvvetinden verilmiş olabilir, veya herkes insanlar arasında üstün bir varlık olabilir. Veya herkes üstün
birisi olabilir, veya herkesin bütün mahlukatın içerisinde seçkin bir şahsiyeti olabilir. Anlıyor musunuz?
“Bu insan Kutup’tur” dersem reddetmeyin. “Yok” demeyin. “Lâ mânia limâ â’ta” Hiçbir şey Cenab-ı
Hak’kın İlahi Kudretini istediği kişiye vermesine engel olamaz. Bu nokta bizi bütün insanlara saygı
göstermeye ve herkes hakkında güzel düşünmeye götürüyor çünkü belki o kimse diğerleri arasında üstün
bir kuldur.
Nereden geliyor bu? Büyük Şeyh Efendi Hz’nden. Bana söylerdi, “Cenab-ı Hak o kuvveti bir asaya
verdiğinde, bunun üzerine düşünmen lazım. Eğer asaya o kudreti koyabilirse ne mani olabilir? İlahi
Kudretinden istediğine istediğini vermesine ne mani olabilir? Hiçbir şey, hiçbir şey mani olamaz.
Onun için her zaman bütün insanlar hakkında iyi düşünmeliyiz. Hiç kimseyi dış görünüşüne bakarak
yargılamayın veya kimsenin suretine, şekline bakıp o kişi hakkında kötü düşüncelere kapılmayın. Cenab-ı
Allah ilahi kudretini istediği herhangi bir kimseye verebilir.
Musa’nın asası batılı yıkarsa Cenab-ı Hak da dünya üzerindeki bütün batılı yıkmak için ilahi kudretinden
bir zata verebilir. Onun için Sahib-i Zaman Mehdi (as) bütün dünyaya yetişir, Doğudan Batıya bütün batılı
yıkmaya yetişir. “Nasıl olur?” diye düşünmeyin.
Allah ne diyor ona bakın, Cenab-ı Hak ne buyuruyor Kur’an’da? Bütün ümmetler- Hristiyanlar, Yahudiler
ve Müslümanlar biliyorlar ki Musa’nın asası Firavun’u ve onun saltanatını yıktı, onun küfrünü ve batılını
yıktı- bir asa! Bir asa bir Firavun’a yeter. Şimdi de ne kadar olsa da fark etmez, belki bütün insanlar
Firavun veyaNemrut.
Farketmez, bir kişi yeter de artar bile onlara. Büyük Şeyh Efendi Hz derdi ki, bir Nefes-i Kudsi- Mehdi
(as) da olan, nefes-i kudsi bütün dünyaya yeter, Doğudan Batıya bütün batılı yıkmaya yeter. Anladınız mı
şimdi? “Nasıl Mehdi (as) her şeyi düzeltebilir?” demeyin, veya “Nasıl Mehdi (as) tek başına bütün
dünyadaki batılı yıkabilir?” demeyin. “4 milyar, 5 milyar insanın batılını nasıl yıkacak?”, böyle
düşünmeyin. Kur’an’a, Tevrat’a, İncil’e inanıyorsunuz ki Cenab-ı Allah Musa’nın asası ile Firavunu, onun saltanatını ve
batılını yıktı. Şimdi de bir adam 5 milyar insana da 50 milyara da yeter de artar bile. Onun için Şeyhim
söylerdi bana “Ey Nazım Efendi, bir Veli’nin bir nefes-i kudsisi dünyadaki bütün batılı yıkabilir ve
dünyadaki bütün hakları geri getirebilir. Bütün dünyayı hak ve adalet ile doldurabilir.”
Uyuyor musun? M. Hayır. Ş.E. Bu söylediklerime bak ve sonra tamamla. Üzerinde konuşacağımız başka
bir ders inşa’Allah. Kesret-i sual, tuffi nur el iman. Çok fazla soru sormak, cidal, tartışma iman nurunu
söndürür. Gereksiz yere çok soru sormak manası.
Mesela burada sohbet için oturuyoruz. Ve konuşurken bir kimse faydasız bir sürü sorular soruyor. Bu
imanı zayıflatır. Elhamdulillah, Allah’a şükrediyoruz ki buraya böyle çok soru soran insanlar gelmiyor.
Sorsalar, ders olmayacaktı… Bu mühimdir, faydasız sorular iman nurunu söndürür.
Sonra Büyük Şeyh Efendi Hz başka bir güzel ahlak, güzel edep söylüyor. Bu şimdi başka bir derstir.
Büyük Şeyh Efendi Hz soruyor “Alim kimdir?” Min hu alim, alim kimdir? Zannetmeyin ki çok bilen insan
alimdir. Cenab-ı Hakkın, Resulünün ve evliyasının önünde. Diyor ki “alim her gün güzel amel ile terakki
edendir, alim odur” buyuruyor. Artacak, artacak..
Güzel hareketleri ve amelleri ile her gün büyüyen, gelişen insan alimdir. Çok kitaplar bilen, veya çok
kitaplar okuyan değildir alim Allah’ın, Resulünün ve evliyasının nazarında. Her gün güzel ameller ile
gelişen, büyüyen kişi alimdir. Büyük Şeyh Efendi Hz bize işaret ediyor dikkatimizi güzel amellere çekmek
için.
Çok fazla okumak veya ezberlemek değil. Anladınız mı? Dikkat etmeniz lazım ki güzel amelleriniz her
gün daha fazla, daha fazla artsın, daha fazla ezber değil. Hayır. Bu mühim değildir. Kim güzel amellerle
gelişir, o kişi İlahi huzurda sevgili olandır. Çünkü salih ameller ilahi makamlarına yetişmesi için
ruhlarımıza güç verir.
Çok fazla ezber yapmak değil, yok! Bütün kitapları bilebilirsin, bütün kitapları ezberinde tutabilirsin ama
salih amel yoksa bir metre bile yukarı çıkamazsın- bu dünyadan Göklere doğru 1 metre bile
yükselemezsin. Ama İlahi makamlara ulaşmak için size daha fazla kuvvet veren salih ameldir. Bunu
anladınız mı? Bu çok güzel bir mevzu.
Önünüzde açık, bembeyaz bir alan, girin. Salih amel alanı, girin ve yapabildiğiniz kadar çok yapın. Size
daha fazla, daha fazla kuvvet verir. Manevi kuvvetler salih amellerden gelir, çok fazla ezberden gelmez.
M. Salih/güzel amel ile ne demek istiyorsunuz? Başka insanlara iyilik mi, yoksa zikir, ibadet yapmak mı
yoksa ikisi de mi? Ş.E. Salih amel, güzel amel dediğimizde bu herşeyi kapsar- hem kendiniz, hem başkaları için. Allah için,
Rabbiniz ve O’nun kulları için güzel işler, ameller. Kendiniz için, herkes için, ve her mahlukat için. Bu bizim
vazifemizdir. Derslerdeki güzel amelleri tutmaya çalışın. Anladınız mı? M. Derslerden?
Ş.E. Evet, şimdi her dersin bir uygulaması var. Bu dersleri yazdığınız vakit, her biri bir uygulamaya işaret
eder. Biz yalnız teorik, nazari şeyler konuşmuyoruz. Hayır. Konuştuğumuz her şeyin bir uygulaması var.
Güzel ameli var, sizin için ve herkes için. Cenab-ı Allah için ve O’nun kulları için.
Ve burada Büyük Şeyh Efendi Hz diyor ki, Efendimiz (sav) “hameletül Kur’ân” için, Kur-ân’ı taşıyanlar için
buyurdu: “Onlar ümmetimin en şereflileridir”. Büyük Şeyh Efendi böyle söyledi. Biz de ona sorduk, “O
insanlar kimlerdir ki onlar Kur’an-ı Kerim’i ezberlerinde hıfzederler, bu şerefle şereflenen insanlar
kimlerdir?”
Dedi ki “Yalnız Kur’an-ı Kerim’in kelimelerini veya ayetlerini ezberinde tutan değildir o, ama o kişidir ki
Efendimizin Sünnetlerini tutar. Kim Sünnetlerin hepsini tutarsa- 500 Sünnet, kim hepsini tutup 800
haramı terk ederse “hameletül Kur’an” ecri ile şereflenirler. Onlardır şeref verilenler. Açık mı bu?
Eğer bir insan yalnız Kur’an’ı ezberinden okuyorsa bu şerefe nail değildir. Ama kim ki bütün Sünnetleri
tutar, Efendimizin (sav) bize getirdiklerini tutar ve bütün haramları terk eder o kimse Kur’an-ı Kerim’i
taşıyan olmak ile şereflendirilir. Taşıyan, hamele. Ne kadar çok Sünneti tutarsanız ve ne kadar haramı
terk ederseniz o kadar hızla İlahi Huzura gidersiniz. Ve kuvvetli gidersiniz. Ve min Allahu tevfik. Bu gece
için yetişir. Bi hürmetil Fatiha

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir