Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hz.’nin 31 Aralık 2011 Sohbeti
Bismillahirrahmanirrahim. Fatiha. Meded Seyyidi. Bu edeptir. Söyleyecek vakit edeptir. Dinleyen de
yaparsa edeb güzel olur. Onun için şimdi biz kendimiz, bunu söylerken; ben söylüyorum
dedirtmeyecektir. Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Meded, ey imdat sahibi
meded. Muhakkak ki talep etmek vehayut istemek; veyahut imdat, yardım istemek kul içindir. İlk olarak
ayağa kalkıyoruz ki, Allah’ın emrini tazim etmek için. Ve Habibi’ni (sav) tazim etmek için. Allahu Ekber,
Allahu Ekber, La İlahe İll’Allah. Seyyidina Muhammedun Rasulullah (sav).
Ey imdat sahibi! Ey Evvelin ve Ahirin’in Efendisi. İnsan, edeb ile onun kadri yücelir. İnsanın kadri, edebi
miktarıncadır. Edebli insan, hem bu dünyada hem de Ahiret’te makbuldür. Müslüman, Arap
kardeşlerimiz, bazen öfkelenince “Hay edepsiz” derler. Bu kelimeyi kullanıyorlar. Edepsizin manası
kıymeti olmayan demektir. Veyahut da rezilin mukabili, karşılığı olarak. Edeb insanın kadrini yüceltir.
Yüceltir, yükseltir. Edeb insanın kadrini yüceltir, yükseltir. Ve insanın kadri, edebinin miktarıncadır. Edebli
adam makbuldür. Edepsiz olan makbul değildir, istenilmez.
Ya Rabbi Sen bilirsin. Ve biz burada toplandık ve oturduk. Ve hazır bulunanlar, ve burada ve orada hazır
olanlar; onlar bazı şeyleri duymak istiyorlar. Ve insan için olan emir, bilmesi gereken ömrünün, kendisine
Allah vergisi olduğudur. Allah vergisi. Ve Allah Subhanehu ve Teala ve Resulü (sav), onlar edebli olan kulu
severler. Ben aciz bir kulum. Kalbime ne ilham olunursa, onu konuşurum, İnşa’Allah. La Havle Vela
Kuvvete İlla Billahil Aliyyul Azim.
Kul, muhakkak ki, kulun edebli olması lazımdır. Edepsizin manası, o kişide hayır yoktur. Allah Azze ve
Cel, edebi muhafaza etmemizi emretti. Ey Araplar! Bize edepli olmamızı emretti. Edepsiz olmamızı değil.
Onu emretmedi. Biz diyoruz ki Euzubillahimineşşeytanirracim. İlim bir deryadır. İlim bir deryadır. Allah
Azze ve Cel bize emretti. Estaizu Billah. “Allah’a sığının.” Öyle değil mi Ayet-i Kerime’de? Ey Arap
Müslümanlar! Estaizu Billah. “Allah’a sığınınız.” Kimden? Şeytanların amellerinden sığının. Ve şeytandan
sığının.
Resulullah (sav) bize öğretti. Hakk’ın talimi ile bize öğretti, talim etti. “Kur’an-ı okuduğunda Allah’a
sığın.” Estaizu Billah. Size lüzum eden, Kur’an-ı Kerim okuduğunuzda istiaze, “Euzu” çekmenizdir. Çünkü
iblis, şeytan musallattır. Herkese musallattır. Muminlere ve mumin olmayanlara; bütün insanlara
musallattır. Onun sıfatı böyledir. Şeytan, o şerri öğretendir. Bu, şeytanın sıfatı, şerri öğretmektir.
Kötülüğü öğretmektir. Ve ona karşılık Allah Azze ve Cel, Enbiyaları’nı (as) gönderdi. Niçin gönderdi? Hayrı, iyiliği öğretmek için
onları gönderdi. Şeytan şerri öğretendir. Enbiyalar (as) hayrı öğretenlerdir; iyiliği öğretenlerdir. Ve
kuluna bahşiş verdi. Bize idrak verdi. Bilmemiz ve idrak etmemiz için. Şeytanın sadece şer yaptığını
bilmemiz için. Ve Enbiyalar’ın (as) yolları hayır yollarıdır. Şeytan, insanları şerre çağırıyor. Ve Enbiyalar
(as) insanları hayra çağırıyor. La İlahe İll’Allah. Estaizu Billah. “Allah’a sığının.” İstiaze, mühim bir emirdir.
Onun için ihvanlarımız, kardeşlerimiz Euzubillah, Euzubillah derler. Euzubillah. Euzubillah. Aman Ya
Rabbi. Bizi muhafaza et. Şeytanı Racim’den koru. Kur’an-ı Azimuşşan’ın ilk emri Araplara’dır. Ondan
sonra, onlardan yayıldı. Bu talim, Kur’an-ı Azimuşşan’ın talimidir. Geriye kalan kavimlere bu onlardan
yayıldı. Geriye kalanlar, Arap olmayanlar Acemi’dirler. Arap olmayanlar, Araplar’dan öğrendi. Onlardan
talim gördüler. Anladık. Ve şimdi ilk olarak bıraktıkları edeptir. Kula vacip olan, edebi Araplar’dır. Hayır
deme. Bu bellidir.
Biz yirmi birinci yüzyılda yaşıyoruz. Ve Arap ihvanlarımız, kardeşlerimiz ayrıldılar. Ve çok ceberut
oldular. Onlar büyüklük sattılar, kibirlendiler. Ve kendilerini beğenmişlerdir. Hiç gerekmezdi, İslam alemi
şeytanın maskarası oldular. Maskara. Evet. Şeytanın yanında maskaralık oldular. İlk olarak Araplar’da
edeb kalmadı. Kalmadı. Kur’an-ı Azimuşşan’ın edebi kalmadı. Evvelin ve Ahirin’in Efendisi’nin edebi
onlarda kalmadı.
Ve biz Acemiler, Arap olmayanlar ; onların adımlarının arkasından Arap Müslümanlar’a tabi oluruz.
Onlar, yanlış yürüseler biz de onların arkasından yanlış yürüyoruz. Onlar gibi. İlk olarak Arap
Müslümanlar, onlar neyin lüzum edip, neyin gerektiğini biliyorlar. Müslüman Cemaat için, Müslümanlar
için gerekeni biliyorlar. Ya hu camide İmam vardır. Önde duruyor. İmamsız cemaat olmaz. Onlara
soralım. Ey Araplar! Müslüman Araplar! Veyahut Müslüman Arap cemaati imamınız kimdir? İmamı
olmayanın İmamı şeytandır.
Camiye nasıl giriyorsunuz ve namaz kılıyorsunuz? Yalnız başınıza mı? Herkes kendi başına mı yoksa
İmam’ın arkasına toplanıp da mı kılıyorsunuz? İmam kim olursa olsun, İmam’dır. İmam’ın arkasında
namaz kılıyorlar. Farz namazının muhakkak ki cemaat ile olması lazımdır. Bu vaciptir. Başka Sünnetler
için birisi ile namaz kılarsa olur, caizdir. Bilmeyen, ötekisine tabi olur, İmam’a tabi olur ve kılar. Sünnet
olsa bile lakin, beş vakit namaz farzı, İmam’ın bulunması vaciptir.
Onun için soruyoruz; ey Müslüman Araplar! İmamınız kimdir? İmamı olmayanın İmamı şeytandır. Bu
mevzu hakkında ne düşünüyorsunuz, ne söylüyorsunuz? Bu haber doğru mudur? Yoksa doğru değil
midir? Eğer doğru değilse, ilan ediniz ki, Müslüman cemaatlerine. Onların İmam’a ihtiyaçları yoktur diye
ilan ediniz. Niye ey Araplar’ın Şeyhleri, Araplar’ın alimleri misal olarak üstaz Kardavi. Veyahut üstaz
Şam’da bir alim vardı, o meşhurdur; Şam’daki meşhur alim. Niye insanlara hatırlatmıyor? Ey
Müslümanlar niye demiyor? İmamınız kimdir? Ey Müslümanlar! Sizin Emiriniz, başınız kimdir? Emiriniz yoksa ne Cuma’nız olur, ne de cemaatiniz.
Onlara soralım. Müslüman cemaat nerededir? Ve İmamları nerededir? İmamlığı ehil olmayan kimselere
bırakınca bu caiz değildir, onun hakkı değildir. Hiçbir Arap başkanın hakkı değildir. Emirul Muminin
olması, İmamul Müslimin olması ona hak değildir. Eğer İslam sözü toplansa, en kuvvetli olan kuvvet,
Müslümanlar’dır. Lakin küfür ehli ve şeytan onlara ayrılmayı öğretti.
Allah Celle ve Ala diyor ki: Estaizu Billah: “Hepiniz Allah’ın ipine tutununuz ve ayrılmayınız.” Ayet-i
Kerime. Ve şeytan onlara öğretti ki, ayrılınız diye öğretti. Emir: “Ayrılmayınız.” Ama şeytan emrediyor:
“Bu sözleri dinlemeyiniz.” Ayrılınız diyor. “Her memlekete bir Emir, Sultan, başkan olsun. Ayrılınız.” Bu
Müslüman aleminin en büyük hatasıdır. Başlarına Emirul Muminin getirmemeleri en büyük hatadır. O ki
ona itaat etmek her insan üzerine vaciptir. Her kişi üzerine vaciptir. Ve olan oldu.
Allah’ın emrine muhalefet ettiklerinde; ayrıldıklarında onlara musallat oldu. Köpekler, maymunlar
musallat oldu. Geriye kalan vahşi hayvanlar, bütün vahşi hayvanlar onlara musallat oldu. Ehli İslam
üzerine musallattırlar. Allah onlardan intikam alsın. Hata bu oldu. Bu olan, İslam aleminde olan hata
budur. Ey muminler! Ey Arap muminler! Getiriniz. Emirul Mumini’ni getiriniz. Bu vaciptir. Bu ilk vacip
olan şeydir. Eğer Emirul Mumini’ni getirmezseniz, Peygamber’in (sav) sancağını yükselteni; ve İslam
sancağını yükselteni getirmezseniz, size kurtuluş yoktur. Size kurtuluş yoktur.
Dinleyeceksiniz. “Allah’ın ipine hepiniz tutununuz” diye. O zaman Maşrik ve Mağrip; Doğu ve Batı
arasında hiçbir devlet İslam devletinden daha kuvvetli olan bir devlet olamaz. Allah bizi affeylesin. Bizi
affet, bize mağfiret et. Bize merhamet et. Ve bize öğret Ya Rab. Bize kuvvet ver. Mumin olmak için,
Müslüman olmak için kuvvet ver. Allah’ın Şeriatı’na tabi olmak için. Ya Rabbi bizi affet. Bizden razı ol. Ey
Evvelin ve Ahirin Efendisi, senin şefaatini dileriz, senin affını dileriz. Ya Rabbi bize rüştümüzü ilham et.
Ve bizi nefislerimizin şerrinden koru. Sana sığınırız. Fatiha.