Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hazretlerinin 1983 Sohbeti,
Destur Ya Sultanul Enbiya Meded Meded Ya Sultanul Evliya Meded ya sadatı kiram.
Euzubillahimineşşeytanirracim Bismillahi r-Rahmani r-Rahim. La havla ve la kuvvete illa billahil aliyyil
azim. Bir temel koyalım, temelin üzerine bina olur. Temelsiz bina kurarsak bizi barındırmaz. Temel nedir?
Kelime-i Şehadet’tir.
Buyurun: Eşhedu en la ilahe illallah ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve Resuluhu Sallallahu teala
aleyhi ve sellem. 100 defa, 1000 defa, 100 bin defa bu mübarek kelimeyi söylesek bıkkınlık gelmez,
usanma gelmez. İmanımıza daha ziyade selamet verir, kuvvet verir, metanet verir. Dünya daru beladır.
Mihnet ve meşakkat evidir dünya. “La rahata fi dunya” demişler. Dünyada rahat yoktur.
Şimdi bakalım bu membadan bize neyi söyletirlerse, onu dinleyelim. Bu mühim olan bir noktadır.
Dünya’da rahatlık yoktur. Meşakkat vardır. Mihnet vardır. Öyleyse bu mihnet ve meşakkat dünyasında
bir kimsenin yaşayabilmesi ve muvaffak olabilmesi neyle mümkündür? Ona bakalım. Söyleyene değil,
söyleteni dinle. Öyle ya görüyoruz.
Hepimiz dünyadayız şimdi ahirette değiliz. “Dünya’da mihnet ve meşekkat yoktur” diyecek bir kimse
varsa buyursun söylesin. “La’ana Allahul kadhibin” Yalancıya lanet vardır. Kimse diyemez, bu dünya
efendim rahat dünyasıdır. Mihnet ve meşakkat ve daru beladır. Peki, mademki bunun içerisinde
bulunuyoruz biz, keyfimizden gelmedik. Keyfimizle de gitmiyoruz.
Bu hayatı biz burada tamamlayacağız. Ve bize tayin olunan müddet dolduktan sonra dünyadan çıkarız.
Her işte meşakkat vardır. Zahmetsiz bir iş yoktur. Peki, bu hayatın zahmet ve meşakkat dalgalarını neyle
karşılayabiliriz biz? Bizi yıkmadan ona nasıl biz göğüs gerebiliriz? Bilinmesi lüzum eden nokta odur. Dedik
ya bir bina kuracağımız vakitte, bir sağlam temel oturtturacağız ki sağlam bina olsun.
Dünya hayatı manevi bir temel üzerine oturtulmadıkça, sağlam bina olamaz. Binaenaleyh maneviyat
esastır, temeldir. Onu biz kurduktan sonra Dünya hayatının bütün meşakkatlerini karşılayabiliriz. En
ziyade meşakkati çeken kimlerdir? Enbiyalardır, Peygamberler’dir. Çünkü peygamberler doğrudan
doğruya cahil halkın karşısında kendilerini tutuyorlar. O efendim nefsini kendisine put yapmış olan
azgınlar. Onu hedef alıyorlar. Binaenaleyh Peygamberlerin çekmiş olduğu meşakkati başkaları çekemez. O peygamberler ona nasıl
dayanıyor? “Ashaddul bala alal anbiya” Summal avliya. Summal amthal fal amthal. En şiddetli dünya
meşakkat ve mihnetleri ve belaları Peygamberler üzerinedir. Ve ondan sonra evliyalaradır. Ondan sonra
müminlere, iman derecelerine göre o dünyanın meşakkati yükleniyor.
Efendimiz aleyhisselatu vesselamın tahammül ettiğine hiçbir Peygamber tahammül edememiştir. Onu
nasıl taşıdı? Manevi kuvveti olmasa bu vücut çöküverir. Kahrolur gider. Dayanmaz ki. Sahabe-i Kiram,
Sahabe-i Kiram’ın çektiği zahmeti kimse çekemez.
24 saat zarfında bazı defa bir lokma bir şey yemeye buluyorlar veya bulmuyorlardı. Hicaz çöllerinde
onların çekmiş olduğu zahmeti biz muvakkat bir zaman için Hicaz seferine çıkarız ve hele sıcak mevsimler
olduğunda büsbütün acizleniriz. Ne zaman bu sefer, bugünler tamam olacak da yerimize dönüp nefes
alalım. Serin olalım. İstediğimiz gibi yiyip içelim diye aklımıza gelir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir