Şeyh Muhammed Nazım el-Hakkani en-Nakşibendi Hazretlerinin 1983 Sohbeti
Bu kemalden dolayıdır ki şimdi bir tepsi mükemmel pilav yapıp üzerine bir de böyle kuzu koyduktan
sonra üzerine böyle ufak bir parça insana ait değil de keçiye ait, koyuna ait veyahut herhangi bir hayvana
ait bir pisliği de getirip üstüne koysan nasıl olur? Müsamaha eder misin? Onu kabul eder misin? Yahu bu
kadar hizmet ettikten sonra bunu, bunun üzerine niye koyuyorsun, bu pislik niçin orada? Onun gibi İslam
temizdir.
Onun için İslam kötülüğe müsamaha edemez, kötü işe müsamaha edemez. Eğer başları dertte olan
devlet ve hükümetler bu sırrı bilip de yalnız milleti cezalandırmak için kanun yapacaklarına kanuna riayet
ettirecek terbiyeyi vermiş olsalar ooo öyle bir rahat olacaklardı ki sorma gitsin. Bugün yapılan suçu
cezalandırmak için boyuna kanunlar çıkarıyor devletler, yalnız TC değil, her devlet.
Lakin hiçbir devlet kendi tebaasını kanuna karşı saygılı olmaya dair bir terbiyeye gidemiyor. Bir terbiye
veremiyor. Yalnız bir kabahat yaparsa derecesine göre kabahatinin ipe kadar, kurşunlamaya kadar
gidiyor. O iş değil. Yok. Devlete saygıyı, hükümete saygıyı sen öğrettin mi? Öğretmediysen kabahat
sendedir. Kabahat sendedir. Öğretecektin. Yaptıktan sonra cezalandırmakla millet millete yazık olur. O iş
değildir. Yok. Saygıyı öğreteceksin.
Devlet sayılacaktır. Başımızın devleti. Onu saymadıktan, saydıramadın, saydıramadığın için başın
cezadadır. Bütün vatanı ateşe versen bitmez, gitmez. İşin başı çürük, saydıracaksın. Saydırmak için de
milletin vicdanında kutsiyeti olan bir terbiyeyi mekteplerde göstereceksin. Başıboş bırakmayacaksın. Çık
sokaklara, bak gençliğe. Yetiştirdiklerinize bakalım. iftihar edilecek halleri var mı?
İşte İslam’da kötülüğe müsamaha yoktur. Kötülüğe göz yumamazsın. Sıratın üzerinde en son geçeceğin
yerde onu soracak. Kötülüğe sen müsamaha ettin mi? Gördüğün halde iktidarın olduğu halde niçin
kötülüğün kapılarını kapatmadın? Kötülüğe götüren yolları devlet ve hükümet olarak hepsi bilir. Bilmez
değil. Niye kapatmadın, niye bıraktınız? Sonra o kabahati yapan insanları cezalandırmaya, ne için onları
cezalandırdık. Sen onları kötü yapan bütün sebepleri ortadan kaldırabilirdin. Devletsin, hükümetsin.
Ne için yapmadın ey kulum dediğinde Cenabı Allah, ne cevap verecekler? Hazırlasınlar cevabını. İşte
budur. Mühim olan nokta budur. Öyle ya hastalığımızı bilmeden çaremiz bulunmaz. Ha vur, ha öldür. Hak
yak, ha yık. Top, tüfek, tayyare. Ne o hepimiz bitireceğiz birbirimizi? Çaresi yok mu bu işin? Var. Çaresiz
dert yok. Subhane men halakad da‘ min haysu halakad deva‘. Cenabı Hak her derde bir derman
vermiştir. Devasız dert yok. Ama tatbik et. Eh, işimize gelmedi. Gelmiyorsa cezan çok. Dünyada da çeker millet ahirette de. İslam’da kötülüğe
müsamaha yoktur. Bunu bileceksin. Küçüktür diye göz yummayacaksın. Küçük ejderhacıktır bu, küçük
yılan yavrusudur, küçük akreptir, küçük çiyandır. Yok bas, ez onu. Bırakma büyüsün. Büyüdüğü vakit seni
yutar. Ve min Allahit tevfik. Bu kadar yetişir. Buradaki cemaate yetişir. İstanbul’dakilere yetişir. Devlete
yetişir, millete yetişir, hükümetimize yetişir. Hepsine yetişir.
Yetişmez derse başka dersim daha var. Öyle ya ders çok. Başka türlüsünü söylerim o zaman. Ta ki bu
milleti başıboş bırakmayacağız. Hükümetin vazifesi bu. Başıboş bırakılmayacak. Avrupa var. Avrupa battı
zaten gitti. Bize ne Avrupa’dan? Avrupa’yla göbeğimiz bitişik mi? Biz şarktan gelen milletiz. Biz namusu
ve şerefi birinci tutan bir milletiz. Avrupa hepsini pazarda sattı bitirdi. Ne olacağız onlara benzeyip de?
Allah benzetmesin. Ve min Allahit tevfik. Bihurmetil Fatiha.
Ya Rabbi gelen senenin bayramlarına bir başka türlü tecelliyle yetişelim. Çünkü millet marazlı ve kahırlı
olan gerek içerde olan, gerek dışarda olan gerek hududumuzda olan, gerek milli davamız Kıbrıs’ta olan
meselelerden üzüntülüdür. Zehir zemberek demiş bir kimse bayram için. Bayram yapamadık diyor zehir
zemberek oldu.
Hakikatte kalbi selim olan kimselere çok ağır olan bir bayramdı bu bayram. Geçen sene bu kadar değildi.
Bu sene fazla oldu. Allah bizi affeylesin. Ya muhavvilel havli vel ahval, havvil halena ila ahsanil hal. Ya
EvliyaAllah, ya ricalAllah adrikuna bi madadikum. Bizim halimize bakın ey Allah’ın sevgili kulları. Bizim
lisanımızdan münacat bir yere yetişmiyor. Sizin temiz nefesleriniz, temiz dualarınızla Cenabı Mevla bize
rahmet etsin. Bihurmetil Habib. Bihurmetil Fatiha.