Mevlana Şeyh Muhammed Nazım El Hakkani k.s TEMMUZ-1996
Ya Latif ellem tezel, ultuf bina fima nezel, inneke latifun lem tezel. Bi lutfike da’ve tena Ya Rabbi amin havfena. Eşhedün la İlahe İllallah Ve eşhedü enne Muhammedun abduhu, Habibuhu ve Rasuluhu Sallallahu Teala aleyhi ve Sellem. Cenabı Allah bizi bu iman ile yaşatsın, bu kelime-i şehadeti söyleyerek son nefesimizi vermeyi müyesser kılsın, çünkü bütün bir ömrün hasılı son nefestedir. Son nefeste dilin kelime-i şehadeti söyleyebildiyse işin tamamdır. Söyleyemediyse dünyada sen ne rütbe sahibi olursan ol kıymeti yoktur. Ne kadar zenginliğin olsa, omzunda göğsünde tepende işaretlerin olsa sana kar edeceği yoktur. Ne kadar çoluk çocuğun olsa, malın mülkün olsa sana fayda vereceği yoktur. Dünya için yaşayan sıfır olup düntadan gidecektir, ALLAH için yaşayan, elbetteki Cenabı Mevlanın ilahi huzurunda şereflenecek, ve ebedi hayat ile, ebedi saadetle selamete eecektir. Onun için bu kelime-i şehadeti en önce getiriyoruz ve Cenabı Bari’den onu niyaz ediyoruz; Ya Rabbi, şimdi söylemesini kolay getirdi bize, ahir nefeste de onu kolay getir, ve kıyamet gününde senin huzuruna gelirken, dilimiz kelime-i şehadet getirerekten gelelim. Cennet kapılarını açan kelime-i şehadettir, ona dikkat et, Estağfirullah, Estağfirullah, Estağfirullah, ”Min külli zenbin ve masiyetin min külli halikı dinen islam Ya Erhamerrahimin” Tabi biz masum, yani Melaike değiliz, Peygamber de değiliz, Evliyalardan da değiliz, yani günahımız var, kusurumuz var, hatamız var yok diyemeyiz. Peki Cenabı Mevla günah işleyen kulları için tövbe kapısını açık bırakmıştır, hata ettiğini bildiği vakitte tövbe etsin diyor kulum. Bakıyorum şimdi millet kibar olmuş, ne gibi kibar? Birleriyle bazı defa ufak bir yanlışlık ta yapsa; Kardeşim özür dilerim, diyor. Öyle demiyormusunuz? Belki günde beş on defa, beş on kişiye kardeşim özür dilerim diyorsunuz, pek kibarsın, pek çağdaş oldun, lakin o kibar beyler, kibar insanlar günde bir defa olsun ”Ya Rabbi özür dilerim. Çok senin emrini kırdım, çok sana asilikte bulundum, özür dilerim, çünkü benim kötü nefsim beni şeytana uymaya zorladı da senin hududunu aştım, özür dilerim.” demeye akıllarına geliyormu o kibarların. Birbirlerine çok derler, özür dilerim kardeşim, yaa birbirinize özür dilersiniz ALLAH nerde! ALLAH’a karşı özür dilenecek hiç bir halimiz yok mu? Hangi adımımız doğrudur, attığımız adım nereyedir? Hak’ka doğru mu, batıla doğru mu? Düşünüyormusun? Yok. Hak’ka doğru, ”Doğru yola ayak bassın size verdiğim ayaklar” diyor Cenabı ALLAH, yoksa öyle demiyor mu? İslamiyet bu,
müslümanlık bu, kolay çok kolay, karışık bir, karışıklığı kuruşukluğu yok, gizli kapaklısı yok, gizli art niyeti mart niyeti yok! İslam’a karşı olanlarda olduğu gibi yüz bin art niyet yok, İslam tertemiz.
Baktığın vakitte magripten maşriki görürsün, tertemiz İslam. Doğru bas diyor Cenabı ALLAH. Kendini yokla ahbap, nereye basıyorsun? Ayağın nereyedir? Bana ister söyle, ister söyleme, bakıyorlar. ”innallahe basirun bil ibad.” Cenabı Hak’kın gözünden kaçan bir şey varmı zannediyorsun, var mı yahu,
uyuyormu acaba? ”lâ te’huzühu sinetün velâ nevm” Bu böyle bir parça uyuklamak, ne uyuklar ne uyur. Uyuklama da yok, ALLAH bu. Bizim gibi kimselere bir fikir vermek için, aklı kıt, imanı zayıf, benu
israil’ler sual etmiş, Musa Peygamber de Cenabı Hak’tan sormuş ”Ya Rabbi, sen uyurmusun?” sen uyurmusun, ” Ya Musa, iki kova süt doldur, omzuna al, fian yerden filan yere kadar yürü” O emir üzerine iki bakraç doldurmuş, omzunda taşıyıp giderken önünde bir çukur varmış, o çukura yetiştiği anında azıcık
böyle, azıcık bir uyuklama verdi Cenabı ALLAH, küt diye düşmüş Musa Peygamber, o bakraçların içindeki sütler de döküldü, o çukurun içerisinde böyle, sütlerin içerisinde kalınca bir gözünü açmış bakmış sütlerin içerisinde yüzüyor. ”Ya Musa, cevabını aldın mı? Ben azıcık uyuklasam bütün kainat böyle olur” Müheymin’dir ALLAH, her mahlukunun üzerinde bakıcı durucur, gözeticidir gözleyicidir ALLAH. ALLAH’ı unuttuk, ALLAH bizi unuttu, ALLAH unutmaz unuttu manası has inayetiyle bize imdat vermiyor, ALLAH kimseyi unutmaz, lakin hususi inayet ve rahmeti sana yetişmez çünkü sen ALLAH’ı unuttun! ALLAH uyumaz Müheymin’dir, ne yaptığımızı ne ettiğimizi görüyor. Ayağın nereye basıyor? Sabah, sabah sabah gözünü açınca neyin arkasında koşturuyorsun? Kulum nereye koşturuyor? Bakıyor Cenabı ALLAH, eyyy akşam yorgun argın dönüyor, Melaike’ler soruyor, eyy ya abdallah, tuttun mu, yakalayabildin mi? Çok koşturdun bu gün, yakalayabildin mi? Yok kardeşim yakalayamadık, belki yarın bakalım. Yarın öbür gün derken, günler aylar yıllar geçiyor, ondan sonra senin canın hulkuma (İnsan veya hayvan boğazı. Ağızdan mideye giden yol.) dayandığı vakit de soruyorlar sana ”Ey ALLAH’ın kulu noldu bakalım, tutabildin mi, yakalayabildin mi, kelime-i şehadeti olsun aklındamıdır, Mevla’ya doğru mu koştun?” Soruyor Cenabı ALLAH ölüm melaikesi’ne ”Bu kulumu nasıl buldunuz, kalbi ne tarafaydı, gönlü kimdeydi, bu kulumun ruhunu kabz ederken onun gönlünü kim de buldunuz?” ”Gönlü sendeydi Ya Rabbena” yetişir, başka bir şeye hesap yok ona, ne gerekir. Mevla’ya gönül verene ne soracak Cenabı ALLAH,
ırın gırın ne soracak? Hiç bir şey. Eyy bizi unutupta başka tarafa kıbleyi döndüren adamlar, Mevla’dan başka kıble var mı bize? Yaaa. Kabe-i Muazzama timsaldir o, gönüllerimizi bir yerde buluşturmak içindir. Beytullah diyor, Beyt’e değil Beytin sahibine koşuyorsun, Beytin sahibine dönüyoruz, timsal olarak koyduğu için orda. ”innallahe basirun bil ibad.” Cenabı Hak görüyor ey mü’minler! Evet, masum değiliz dedik bir defa, kötü nefsimiz var da, kötü nefsimiz oraya buraya çekiştiriyor bizi, şeytan da aldatıyor, şeytanın aldatıcı bir sürü hilesi hurdası vardır, nefsine de mukayyet olmayan adam, nefis te küçük çocuk gibi arsız oluyor, yetersiz oluyor, yaramaz oluyor ve günaha giriyor. Günaha girmez değil, günaha gireriz de her günaha girdiğimiz de; Özür dilerim, diyesin Cenabı Hak’ka. Ya Rabbi, tövbe Ya Rabbi, bir özür dilemek ama, bir de bizim gene kibarlığımızdan; Afedersiniz beyefendi, afedersiniz hanfendi. Yaa demek akıl da istersin. E bir kere, bir kerecik Cenabı Hak’ka dönüp o kibarlar; Affeden bizi Ya Rabbi, beni affeyle Rabbim, desene. Bir defa da yetişir, ”bir defa kulum bana dönse; Ya Rabbi! dese, dağlar kadar günahını yıkarım” Aklına gelmiyor, çok kibarlığımızdan dolayı. Afuv talep ediyoruz birbirimizden ve özür diliyoruz, lakin Cenabı Bari’ye, Cenabı Hak’ka karşı aklımıza gelmiyor diyelim; Tövbe Ya Rabbi, affeyle ALLAH’ım. Ne güzeldir kulun hali, Rabbisine dönüp; Affeyle ALLAH’ım, tövbe ettim Ya Rabbi. Bir de, bir kere de de ki; Tövbemi bozmayayım Ya Rabbi, sen yardım et! İstese. Yüz defa da tövbesini bozsa da Cenabı ALLAH, bıktım senden kulum demez, yok o ALLAH. Yüz defa tövbe et, yüz defa tövbeyi boz Cenabı Hak’kın tövbe kapısı açıktır, geri döndürmez. Lakin senin Mevla’na karşı, senin Rabbine karşı saygın olacaktır. Bir amire karşı, günde bir defa yanlışlık yapsan ikinci yanlışlığı yapmamaya gayet dikkat edersin.
Yahu bir işi yanlış yaptık, müdürün yanından döndü, öğleden sonra bir defa daha yanlıkş uaparsak e işimiz berbat. E o kadarcığı düşünürsün, müdürden zılgıt (azarlama) yemeyesin ve siciline kötü yazılmasın diye. E mü’mine elbetteki Rabbisine karşı saygılı ve sevgili olması lazım, o zaman diyecek; Ya Rabbi, ben utanıyorum, sen her defa da benim tövbemi kabul edersin ama, bana tövbemde sabit olmayı da nasip eyle, ben tövbemi bozmayayım, boyuna senin huzuruna aynı günahla ben tekrar gelmeyeyim. ”Zararı yok ey kulum” diyor Cenabı Mevla genede, büyüklük şanıdır, gene bağışlar. ”Sen kendine mukayet ol, ben seni takviye ederim, azıcık beni düşün, ben seni takviye ederim, tövbende sabit olursun” Her gün abdesthane kuyusuna düşüp çıkan adam, e düşer çıkar, e su da var orda ne yapalım, yer temizliğine layıkmıdır boyuna? Boyuna gidip abdesthane lağımının içerisine düşsün, su var diyerekten dışarda, mü’mine yakışırmı gitsin düşsün, ne yapalım dışarda gene yıkanacak yer vardır, binaenaleyh gidip düşelim sonra gelip yıkanalım, düşelim gene çıkıp… Günahlar pisliktir, günahlar temiz iş değildir, onun için tövbeyle yıkanmamızı istiyor Cenabı ALLAH, lakin mü’mine yakışmaz onun için tövbeyi bozma! Tövbeyi bozmak manası, tekrar çıktığı pisliğe tekrar dönmek manasındır, dönmeyesin, bilesin ki pisliktir. İşte bu da mühim noktadır, evet masum değiliz, günahımız çoktur, günahımızın bağışlanmasını istiyoruz, ve istiğfar ediyoruz. Şeytan aleyhillane öyle dermiş; Ademoğlu’nu diyor günahlarla helak ettim, Ademoğlundan hıncımı alıyorum, diyor şeytan, azdırıyorum günah işlesinler, günah işlerler, helak olsunlar diye uğraşıyorum insanoğlunu, helak etmektir benim maksat ve gayem hedefim bu dur. Ademoğlunu helak edeyim, lakin diyor onlar da beni istiğfarla beni helak ediyorlar. Her ne zaman ki onlara ben günah işletsem, onlar da arkasından diyip; Tövbe Ya rabbi, tövbe Ya Rabbi tövbe Estağfirullah, dediler mi benim yaptığım bütün işlerimi harap ediyorlar, selamete çıkıyorlar beni helak ediyorlar. Onun için Efendimiz a.s.v her gün 70 kere istiğfar ederim demiş efendimiz, O’nun günahı yok, masum
Peygamber, hiç bir Peygamber günah işleyemez, çünkü Peygamberler insanlara, insan-ı kamilin numunesini gösterirler, insanlar onların yaptıkları hareketleri takip ederler ve ALLAH nizamını bulurlar. Binaenaleyh, makul değil hiç bir Peygamberin bir yanlış hareket etmesi veya yanlış bir iş göstermesi, öyle olduğu halde Peygamber-i Zişan ümmetlerine talim ediyor, ben diyor günde 70 defa Estağfirullah, Estağfirullah, Estağfirullah Ya Rabbi! Magfiret denizlerinden aç bana beni magfiret buyur, diye böyle söylüyor. E bize? Eğer o Peygamber 70 defa
söylerse, 70 milyon desek de bize az. Bununla beraber, 70 defa benim ümmetlerim istiğfar etseler, günahlarını mağfiret ederim temize çıkarırım buyuruyor. Unutma, insan unutkandır, unutkanlığı sebebinden dolayı bir cihetinden mazur sayılır, lakin Cenabı Hak’kı unutma, her şeyi unut ALLAH’ı unutma! ALLAH’ı nasıl unutursun? ALLAH’ı unutan ALLAH’sız kalır, ALLAH’sız kafirdir. ”Feżkurûnî eżkurkum / BAKARA-152” Cenabı Mevla azametle; Beni zikrediniz, yadınızda olayım daima ey kulum! Ey kullarım yadınızdan beni çıkarmayın! Hatırınızdan çıkarmayın, beni unutmayın! ALLAH, lakin dünyaya daldığımız gibi unutuyoruz. Unuttun mu tekrar dön, aman Ya Rabbi! Bizi seni unutanlardan eyleme. Geçen gece geliyordum denizde, Kıbrıs’a geliyorum buraya da, bir saatlik mesafede baktım simsiyah kesildi o uçan gemi dedikleri gemi, makinalar durdu, elektrikler söndü kaldı, sallanmaya başladı şey, ne oldu dedim, Bir şey yok, bir şey yok dediler. Yav dedim bir şey yok bir şey yok değil ki bu, bir şey var ki bu gemi durdu, elektrikleri söndü karardı kaldı. E sonra dediler ki; Makinayı makinaya rapt eden tel hatalanmış, kuvvet gelmesi durduğu anında geminin işi bitti, şimdi o temsili söyleyeyim ben size. Cenabı ALLAH’ı unutuğun anında, Cenabı ALLAH’tan gelecek bütün rahmet kesilir, durur kalırsın külfet içinde. O denizin ortasında böyle sallanıp kalan, karanlıkta kalan, nereye gideceğini, ne edeceğini bilmeyen haline girersin. Onun için ALLAH’ı lahza da unuttun mu inayet kesilir, onun gibi kalırsın, öyle değil mi, nasıldı o? Millet korktu, epey korktu, kormaz olur mu?
”Feżkurûnî” ALLAH’ın emri, daima yadınızda olayım, (Yad:Anma. Hatırda tutma. Zikretme) daima yadınızda, aklınızda, kalbinizde, içinizde, dışınızda, varlığınızda ben olayım diyor Cenabı ALLAH, SubhanALLAH, ki benimle olduktan sonra size korku yok, ki kesilmeyen inayet rahmet gelsin. Melekut aleminin kapıları, Cennet kapıları, sekiz Cennetlerin kapıları size açılsın. Benimle olanlara sekiz Cennetin sekizi de açılır, ey kulum hangi kapıdan dilersen o kapıdan gir içeriye. Ey Cennetlikler! Ey secde edenler! Secde edenler Cennetliktir, secde etmeyenlere bir şey diyemem, kendisini yaratana secde etmeyene! Cennetlik diyemem. Ey Cennetlikler, Rabbinizin güzel rızalığını kazanmaya dikkat ediniz. Rabbinizi hoşnut ettikten sonra, bütün dünya sizden hoşnut olmasa,ee hiç kıymeti yok. Rabbinizi hoşnut etmedikten sonra bütün alem size alkış yapsa, sizi bulutlara kadar çıkarsa fayda yok, var mı? ne fayda olacak. Rabbin senden hoşnut olmadıktan sonra, insanların hepsi senden hoşnut olmuş ne olacak, ne karları var sana? Bir içerinden bir şey verdiği vakit de Cenabı ALLAH, bütün insanların hepsi böyle ellerini ovuşturup; Bir şey yapamayız derler. ALLAH’ı unutma, ALLAH’a gel! ALLAH’a koş. Her müşküllerimiz asan olur, kolay olur. ”eyne-l mefer/ Kıyamet” çağırıyor, nereye kaçıyorsunuz? Ey kullarım, diyor Cenabı ALLAH, nereye koşuyorsunuz? Bana gelin, diyor Cenabı ALLAH. Siz ey Cennetlikler, dikkat ediniz, imanınızı gözetiniz, imanınızı yaralamayınız, esir düşmeyiniz, mecuh yaralı da olmayınız, çünkü şeytan mü’minlerin peşindedir. İnanmayanlar zaten, avam tabiri; Çanta da keklik, diyor onlar. Avcı avladığına bakmaz artık, onu bağlar beline asar,lakin avcı kaçan avların arkasına düşer, onun için şeytan mü’minlerin arkasındadır. Ey mü’minler! Ayrı ayrı durmayınız, mü’min mü’mini tanısın, mü’min mü’mine sevgisini ve saygısını takdim etsin, çünkü Cenabı ALLAH mü’minleri sever, sen de seveceksin, ve Cenabı ALLAH mü’min kullarını gayırır, sen de gayıracaksın. Cenabı ALLAH günahı sevmez, günahtan kaçınacaksın. Ey mü’minler! İçerisinde bulunduğumuz ay, belki bütün ayların en
şereflisidir, çünkü Rebiul evvel ayıdır, binaenaleyh mevlid ayıdır, bu ay bütün şeref Cenabı Hak’tan kullarına verilecek bütün izzet ve şerefi üzerine giydirmiş olduğu Habibi’nin dünyaya şeref bahşettiği aydır bu ay. Dikkat ediniz, Cenabı ALLAH o yüce Peygamberin ümmetlerinden bizleri kılmış ve bize o şerefi bahşetmiştir, o şeref ile şerefleniniz, o şerefin devamını isteyiniz. Cenabı ALLAH islam’ın Sancağını yüceltsin, Peygamber Sancağının altından bizi ayırmasın, hem dünya da, hemde ahirette livail hamd-i’nin altında bizi haşr-ü cem eylesin, zannedersem vakit girmiştir, bu kadarla ittifa edelim. Bu sözün içerisinde nasibi olan nasibini alır, İslam ALLAH’ın kulları için seçmiş olduğu din’dir. İslam’dan hoşlanmayanlar olabilir, İslam doğduğu günden itibaren hıristiyanlar İslam’dan hoşlanmadı, müşrikler puta tapanlar İslam’dan hoşlanmadı, yahudiler İslam’dan hoşlanmadı, hepsi Efendimizin aleyhine kalktı ve O’nun getirdiği Hak dini ve onun nurunu söndürmek istedi. Yani bu, bu günkü mesele dünkü mesele değil, bu 15 asırdır, ve bu gün İslam bütün heybetiyle ayaktadır. İslam yıkılacak bina değildir.
İslam ALLAH yapısıdır, insan yapısı olsaydı, zaten tek başınaydı Peygamberi Zişan, nihayet bir kılıç darbesiyle bitirirlerdi, eğer Peygamber, hazreti Muhammed Mustafa (sav) gökten bir emirle gelip te; Ey insanlar! Ben Melekuttan, ALLAH’ı Zülcelal’in tarafından size gönderilmiş Hak Peygamberim, diye emirle gelmeseydi, bir kaşık suda Mekke müşrikleri, Mekke putperestleri, hıristiyanları, Medine’deki yahudiler, etraftaki kafirler, lahzanın
(Zamânın göz açıp kapayıncaya kadar geçen en kısa parçası, an) içerisinde O’nun sözünü ağzına tıkayıp bitirirlerdi, haşa, sümme kelle. Ey Habibim dayan. Sana emrolunanı aşikare söyle ” LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDUN
RASULULLAH” de, ”vallahu ya’sımuke minen nas / Maide-67” bu herzeleden, korkma bunlardan, bunlardan sana bir şey gelemez, ben seni tutarım. Tuttu mu ALLAH sözünde ”Sadaka va’deh ve nasara Abdeh ve hezimel ahzabe vahdeh la ilahe illallahu vallahu ekber, Allahu ekber ve lillahil hamd” Arşı ala sahibi olan Cenabı Hak sözünde durdu, ben seni gözeteceğim, sen tek başına zannedersin, senin emrinin altında ordular yok, hazineler yok, seni zahiri güçle göndermiyorum, benim kuvvetimle seni gönderiyorum ey Habibim. Sen benim emrimi bildir de korkma bunlardan. Öyle bir Peygamber. Bu gün de dünkü gibi, ne yapalım diken tohumu 1500 sene evvel de vardı, ebu cehil kavmi derler, ebu cehil tohumu, Efendimizin zamnında da var, bu zamanda da var. O zaman da hıristiyanlar bu zamanda da var, o zamandaki yahudiler de şimdiki yahudilerden farklı değil, şimdiki yahudiler onlardan farklı değil, şimdiki putperestler onlardan farklı değil, ondaki müşrikler şimdilerden… Cenabı Hak’kın emri yerinde, ben gözeteceğim seni ey Habibim aldırma. İşte İslam ayaktadır, ayakta ve ataktadır, bütün kapıları kapattı Cenabı ALLAH dünyayı öyle bir çıkmaza soktu ki İslamın anahtarı gelmedikten sonra dünya bu çıkmazdan çıkamaz, hapsoldu içeriye bitti. Ne top ister, ne tüfek, ALLAH’ın işi, yok kendi kendine kilitlendi, geminin dümeni kilitlendiği vakit bitti işi, dümeni tutan adamlar dümeni kilitlediği vakit bitti artık, bütün mekanizması değişecek, açılacak, saçılacak bambaşka olacak ondan sonra açılsın. İşte bu haldedir. İslam ayakta ve ataktadır, zaten İslam’ın ötesinde tercih yok ki, akılsızlıklarından başka neyi tercih edecekler? İslam’dan ötede getir bu var de, getir göster, kitabını göster, defterini göster, yolunu göster, sokağını göster tabi olalım. Gösteremediler, bitti sıfırlandı, bütün dünyanın işi bu böyle, bütün dünya İslam’a düşman. Kından ne talis, bilmem ne talis, yahu bırak onu, İslam’ın hakikatına bak, İslam kılıç çektiyse ejderhaları öldürmek için, yılanları çıyanları öldürmek için çekti. İnsanlar için değil. Ve min Allahi Tevfik. Cenabı Hak tez günde Hak’kın zuhurunu bize göstersin.
Bi Hürmetil Habib Bi Hürmetil FATİHA.